Sus derler sadece, fazlası da yoktur sözlüklerinde. Oysa sizin kelimeleriniz vardır. Susarsam ölürüm dersiniz. Susarsasanız ölüm gibi bir şey olur, kim öldü anlamazsınız. Bunun korkusu bile yeter konuşmanıza. Keskin kenarlı bir çakmak taşı kayalıkta yalın ayak yürüyüp de tek damla göz yaşı dökmeyeceksin gibi bir emir işte.
Susarsam ölürüm, uçurum gibi düşerim kendi boşluğuma. İmlası betonarme bir yazının her soluğunda. susarsam ölürüm, kelimelerim kanar, bilemezsiniz bir cümle nasıl kanar. Tıpkı bir kanardağ, bir tek sigara kalmamış bir gece, bir damla suya muhtaç bir kerbela gibi.
Susarsam ölürüm dersiniz. bir kuş konmuş sesine, gülüşünün kıyısında bir mavi var, bir serçenin telaşı var gülüşünde, gözlerinde bir bebeğin resmi var, bir ışık var göz bebeğinde, beni çekip duruyor kendine, bir bardak çay var duruşunda, bir kadeh rakı, bir başı bozuk bahar, bir dal erik, bir gece sefası, bir kızıl karanfil. Diyemezsem sana ölürüm. Sussam içimdeki büyümeye direnen o haşarı çocuğu sokaklardan koparır alırım yine.
Onca şey biriktirmişken heybenizde sözcüklerden, sadece; Seni seviyorum dökülür dilinizden.
Onca şey biriktirmişken heybenizde sözcüklerden, sadece; Seni seviyorum dökülür dilinizden.
Sonra;
Susarsam ölürdüm dersiniz bir gecenin ucunca.
Susarsam ölürdüm dersiniz bir gecenin ucunca.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder